top of page

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Seçimleri Üzerine



18.10.2020 Pazar günü KKTC’de cumhurbaşkanlığı seçimleri yapıldı ve Ersin TATAR Cumhurbaşkanı seçildi. Kıbrıs bulunduğu konum itibarı ile Akdeniz’de Türkiye’nin güvenliği için çok önemli bir fonksiyona sahiptir. Kıbrıs’ı Türkiye için önemli kılan sadece Türkiye’nin güvenlik kaygıları değildir. Kıbrıs Adasının 1571’de fethedilmesi ve Adaya Anadolu’dan Türklerin getirilip yerleşmesi ile Kıbrıs zaman içinde Türklerin iskânı ile yeni bir hüviyet kazanmıştır. Ancak Osmanlı Rus savaşı sırasında Rusya’ya karşı Britanya Krallığının desteğini almak için geçici olarak Britanya krallığını bırakılmıştır. Dünyanın en büyük sömürge imparatorluğunu kurmuş olan Britanya Krallığı Ada’yı bir daha Osmanlı devletine iade etmemiştir. Britanya krallığının yönetiminde kalan Kıbrıs Adası 1960 yılında Kıbrıs Cumhuriyetinin kurulması ile Ada’dan çekilmiştir. Rumların Türkleri yok etme, Kıbrıs adasını Yunanistan’a bağlama çabaları nihayetinde 1974 Barış harekâtı ile yeni bir safhaya girmiş ve bu sürecin sonunda Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti kurulmuştur. Bütün bu süreçler tarihçilerin, siyasi tarihçilerin ilgi alanına girer. Kıbrıs meselesi hemen her Türk’ün bir şekilde ilgilendiği bir konudur. Bu konu ile ilgileneneler hangi noktadan meseleye yaklaşacağını genellikle bilmezler ve resmi söylemlerle hareket ederler. Öğretim üyesi olarak kısa bir süre Kıbrıs’ta bulunmam, özellikle bulunduğum dönemde Annan Planı ile ilgili referandum yapılmış olması konuyu anlamam konusunda bana biraz yol gösterici olmuştur. Edindiğim kanaat Türkiye’den Kıbrıs’la ilgili yapılan değerlendirmelerin bazı konularda pek sağlıklı olmadığıdır.   Öncelikle bilinmesi gereken noktalardan biri 2004 yılında yapılan referandumla 1974’barış harekâtı ile çizilen sınırların tartışma konusu olmaktan çıktığıdır. O günün şartlarında Kuzey Kıbrıslılar %65 kabul oyu vererek Kıbrıs Cumhuriyeti altında Rumlarla aynı çatı altında yaşayabileceklerini kabul etmişlerdir. Ancak Rum tarafı referandum da %65 hayır oyu vererek hayır biz kuzeyde yaşayan Türklerle bir arada yaşamak istemiyoruz demişlerdir. Dolayısı ile 2004 referandumu Kıbrıs’ta toprak verilerek anlaşma yapılması zeminini ortadan kaldırmıştır. 5. Yapılan Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde Mustafa Akıncı’nın Rumlara toprak verilmesi gerektiğini ifade eden açıklamaları 2004 referandum sonuçlarının ortadan kaldırılması anlamına gelmekteydi ve bunun 1974 öncesi adeta soykırıma tabi tutulmak istenen Kıbrıs Türkleri tarafından nasıl kabul göreceğinin sorgulanması gerektiği kanaati oluştu. Mustafa Akıncı’nın siyasi hırsları doğrultusunda 2004 referandum sonuçlarını görmezden gelmesinin Kıbrıslı Türkler tarafından kabul görmemesi gerekmekteydi. Nihayetinde öyle de oldu. Kuzey Kıbrıs’ta bazı grupların Türkiye’yi işgalci olarak gördükleri yönündeki beyanatları, Kıbrıs sorununu ve bu sorunun çözümünde Türkiye’nin ödediği bedelleri bilenleri doğrusu incitici nitelikteydi. Çünkü; Türkiye, Kıbrıslı Türklere yönelik baskı ve katliamları önlemek için yaptığı Askeri harekât sırasında 500’e yakın askerini şehit vermiştir. Barış harekâtı öncesinde Rumlar tarafından toplu olarak katledilen, tecavüze uğrayan ve akibeti bilinmeyen Kıbrıs Türkleri de ödenen bedelin bir başka yönünü oluşturmaktadır. Seçim sürecinde Kıbrıslı Türklerin Rumlarla barışmak için toprak vermeyi kafasına koymuş olan Mustafa Akıncı ve ona destek verenlere hem Kıbrıs Türkü seçmenlerin hem de Türkiye Cumhuriyetinin siyasi olarak iyi bir ders vermesi gerekiyordu. Bu mesaj Ersin Tatar’ın Cumhurbaşkanı seçilmesi ile verilmiştir. Bu değerlendirmeyi bitirirken Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti vatandaşlarının Güney Kıbrıs Rum Yönetiminden aldıkları pasaport ile ilgili çok yoğun bir propaganda sürdürülmektedir.  Bilinmesi gereken nokta Kıbrıslı Türkler Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kurucu ortağıdır. Ve KKTC vatandaşlarının Kullandığı pasaportta Kıbrıs Cumhuriyeti pasaportudur.

bottom of page